Kısa boylu bir zenci kız, üvey babasının evinde mutlu bir şekilde vakit geçirmektedir. Ufacık bir vücudu olsa da, hayata sıkı sıkıya sarılmaktadır. Bir gün buharlaşan sıcak havada kendini serinletmek için buzdolabına yönelir ve bir dondurma alır. Tatlı tatlı yalarken, elindeki dildo ile de oynamaya başlar. O an, elindeki dildosunu dolap kapısına yapıştırarak yaramaz bir şaka yapar ve gülüşmeler eşliğinde oyununa devam eder.
Bu sahne, sabahtan akşama kadar süren rutinlerin arasında küçük bir neşe kaynağıdır. Kız, içindeki çocuksu enerji ile hayatın tadını çıkarmaktadır. Yoksa kim onu neşeli görecek, güzel anılara şahitlik edecekti?
Her ne kadar bu hikayenin başlangıcı türkçe kelimelere sahip olmasa da, sonuç olarak paylaşılmak istenen mesaj pozitiftir. Hayatta küçük şeylerin bile insanı mutlu edebileceğini anlatır. Nasıl ki kısa boylu zenci kız, üvey babasının evinde çocuksu oyunlar oynayarak keyfine bakmaktaysa, biz de hayatta ufak mutluluklara sarılıp, onları değerlendirebiliriz.
Bir buz dolabındaki dondurma kadar sade bir hikaye, ama içinde sakladığı öğütler bir o kadar değerli. Yaşamın tadını çıkarmak için küçük şeyleri görmeyi ve fırsatları kollamayı unutmamalıyız. Kim bilir, belki de bu küçük amüsman sahneler, bir gün bizi gerçekten mutlu edecek büyük anılara dönüşebilir.